2 Ağustos 2013 Cuma

RAMAZAN BAYRAMINIZ MUBAREK OLSUN

 
 
 RAMAZAN BAYRAMI NIN AİLENİZE ,MİLLETİMİZE VE TÜM İSLAM ALEMİNE  HAYIRLAR GETİRMESİ DİLEKLERİMLE;MUBAREK OLSUN:):):)
 

                                                                                                                   SADİ KUTLU

1 Ağustos 2013 Perşembe

Gönderilen Fotoğraf

Kim Daha Büyük

Hoca'ya:
- "Efendi" demişler, "padişah mı büyük, yoksa çiftçi mi ?"
- "Çiftçi büyük elbet" demiş Hoca ve eklemiş; "Çünkü çiftçi buğday yetiştirip vermezse pâdişah acından ölür."

Gönlüm razı olmadı

Nasreddin Hoca, kasabadan Kur'an-ı kerim, tefsir ve ilmihal gibi bazı kitaplar almış. Bir çuvala yerleştirmiş. Çuvalı sırtına almış, eşeğine binmiş köyüne doğru gidiyor.
Yolda Hoca'yı görenler :
- " Bre Hoca, çuvalı niye kendi sırtına aldın ?" diye sormuşlar.
- "Ne yaparsın" demiş Hoca, "zavallı hayvan zaten benim bütün kahrımı çekiyor. Kendi bindiğim yetmiyormuş gibi çuvalı da ona taşıtmaya gönlüm razı olmadı."

Ya Tutarsa

Nasreddin Hoca azığını heybesine koyup yola çıkmış. Öğlen vakti Akşehir gölü kenarında, bir ağacın altında oturmuş. Ekmeğini, zeytinini ve bir çanak yoğurdunu gölgede keyifle yemiş. Yoğurt çanağını gölde çalkalarken birisi görüp sormuş.
- "Ne yapıyorsun Hoca ?"
-"Göle maya çalıyorum" demiş Hoca.
Adam üstelemiş :
- "İlâhi Hoca, göl maya tutar mı hiç ?"
-"Ben de biliyorum tutmayacağını, ammaaa ya tutarsa !..."

Sesimin Arkasından Koşuyorum

Hoca ikindi ezanını okumağa başlamış. O sırada bazı komşuları evlerinin önlerinde birbirleriyle konuşuyorlar, sanki ezan sesini duymuyor gibi davranıyorlarmış. Aslında O komşular camiye de pek sık gelmiyorlarmış. Hoca sesini biraz daha yükseltmiş, amma bakmış ki fark eden bir şey yok. O tarafa doğru koşmaya ve koşarken de ezanı okumaya devam etmiş.
O komşulardan birkaç kişi Hoca'ya bir şey olduğunu düşünerek yanına koşuşup sormuşlar :
- "Ne oldu Hoca Efendi, niçin koşarak ezan okuyorsun.?"
- "Sesimin nerelere kadar gittiğini merak ettim de; arkasından koşuyorum" demiş.

Hanımla Muhabbet

Hoca bir gün karısına :
- "Hatun" demiş, "Şu bizim komşu, çarıkçı, Mehmet ağanın adı neydi ?"
- "Kendin söyledin ya, efendi" demiş karısı, "Mehmet ağa."

- "Canım, dilim sürçtü işte... Ne iş yapar diyecektim." demiş Hoca.
- "A efendi" demiş karısı, "kendin çarıkçı demedin mi?"
- "Anlasana işte" demiş Hoca, "nerede oturuyor demek istedim."
- "Efendi, bugün sana ne oluyor?" demiş karısı "Komşu" dedin ya..."
Hoca birden sinirlenmiş.
- "Aman be karı... Seninle de bir türlü konuşulmaz ki!"

İnsanlar gibi düşünür

Nasreddin Hoca pazarda dolaşırken, bir papağanın on iki altına satıldığını görünce şaşıp kalarak yanındakilere sormuş:
- "Bu kuş neden bu kadar para ediyor ?"
- "Bu papağandır" demişler, "konuşur."
Hoca doğru evine gitmiş. Hindisini koltuğunun altına alıp pazara getirmiş.
- "Kaça hindi ?" diye sormuşlar.
- "On beş altın" demiş Hoca.
- "Bir hindi on beş altın eder mi ?" demişler.
- "Görmüyor musunuz !" demiş Hoca; "yumruk kadar papağanı on iki altına satıyorlar."
- "Onun marifeti var, insan gibi konuşur. Ya seninki ne yapar ?" diye sormuşlar.
- "O düşünmeden konuşur" demiş Hoca ; "Bu da insanlar gibi düşünür."

Bindiği dalı kesmesi

Nasreddin Hoca, köy meydanındaki koca çınar ağacının üzerine çıkmış, elindeki balta ile bindiği dalı kesmeye başlamış.
Görenler :
-"Aman Hocam, bindiğin dalı kesiyorsun, düşeceksin!" diye bağırmağa başlamışlar.
Hoca kesmeye devam ederek seslenmiş:
-"Bu dalı kesenin yere düşeceğini hepiniz akıl ettiniz de, ben size yıllardır ahiretin dalı olan dünyanızı keserseniz cehenneme düşersiniz diyorum, neden hâlâ akıl edemiyorsunuz!!!..."